Gezgin Parpali

Yeni yılın ilk günleri mis gibi bir yaz havası tadında gidiyor. Sohbetlerin ana teması bu güzel havanın hayırlı mı? hayırsız mı? olduğu. İki lafın birinde “havalar çok güzel ama hayra alamet değil” hayır niye her şeyde bir şer arıyoruz hep düşünürüm …. ???

Hava güzel “aman efendim hiç hayra alamet değil !!” ….. Çok güldüm aman efendim “kötü bir şey mi? Olacak hayırlara varsın” hep böyle bir endişe bir kaygı … iyi işte ne güzel hava güzel tadını çıkar. Çok güldün oh içindeki stresi attın!! Daha çok gül değil mi? ama mutlu ol evet çok mutlu ol hatta bunun için çaba göster..

Neyse gelelim gezilere Yeni yıla bir Ayvalık seyahati ile başladım ki zaten bu hava güzel mevzusu oradan başladı.. Öyle güzel bir hava vardı ki mis gibi… Yaz ayları ocak ayını kıskanır o derece, hele o deniz!! Çarşaf dediklerinden ben “cam gibi “ diye tarif ediyorum bir fotoğraf çekiyorsunuz deniz ve gökyüzünün aksi birbiriyle özdeşleşiyor, gün batışına ayrı bir hayran oluyorsunuz.

Açıkçası uzun zamandır Ayvalık’a gitmemiştim en son bir 20 yıl önce bir yaz ayında Sarmısaklı sahilinde kalabalıktan kaçmak istediğimi hatırlıyorum .. Sonraki Ayvalık seyahatlerim Midilli adasına giderken Liman ve Gümrük kapısı oldu. İtiraf ediyorum ne büyük hata!!

Bu yeni yıl benim için güzel bir keşif oldu Bence Ayvalık yıl boyu devam edecek bir turizm destinasyonu için harika bir atmosfere sahip.

En çok duyduğumuz yerde Cunda veya Ali bey adası müthiş balık ve güzel mezelerin şirin daracık sokak aralarındaki o şirin dekorlu kafeler restoranlar..

Pekiii hiç Macaron mahallesini duymuş muydunuz? Ben yeni duydum açıkçası… Eski bir Rum mahallesi Ayvalık için yeni bir yıldız diyebilirim. Eski bir Rum Mahallesi tipik ege.. Diğer bir tarifle tam bir doğal film platosu daracık sokaklar iki katlı bitişik nizam Rum evleri bir kısmı terk edilmiş bir kısmı tadilatta ama büyük bir kısmı restore edilmiş şirin kafeler restoranlar rengarenk boyalı evler. Müdavimleri olan kahveler pastaneler en güzeli de Yakın zamana kadar pek tekin bir yer olmadığı düşünülse de şimdiki hali çok renkli ve çok hoş diyebilirim. Mesela Sanat Fabrikası: tarihi bir bina çok güzel bir tiyatro salonuna dönüştürülmüş. Her tarafı kafe muhallebici görünce sanat fabrikası tabelasını izleyerek içeri girdiğimde gerçekten bu ünvanı hak eden sanat atölyeleri yanı sıra tiyatro sahnesi görmek içime ayrı bir mutluluk verdi.

Birazda yemek, içmek, lezzetten bahsedeceksek ben Mor Salkım mutfağı lezzetlerini sevdim diyebilirim. Tam bir ege mutfağı zeytinyağlı sebzeler otlar ve keşkek bir ot sever olarak gözlerim ışıl ışıl oldu diyebilirim. Hemen yanı başındaki Macaron muhallebicisi eski usul; “hadi gel bir muhallebiciye gidelim “diyebilecek türden. Artık eşime “beni bir muhallebiciye götürmedin diyemem” Mekanın atmosferi de kendinizi farklı bir zamanda hissettiriyor. 16 çeşit muhallebi türü tatlısı yanı sıra San Sebastian, ayva ezmesi , süt reçeli gibi ürünlerde var ama favori ne: bademli muhallebi tabi!! Badem parçacıklarıyla birlikte badem tadı özdeşleşmiş tatlı oranı tam ayarında hafif bir lezzet. Kahve servisleri de nostaljik kahvenin yanında karadutlu bir leblebi ikram ediliyor. Farklı bir lezzet diyorum.

O güzel sokaklar antikacılar ve tasarım ev aksesuarları satan hoş mağazalarla dolu özellikle son bir hafta içinde açılan “bovindo” beni ayrıca cezbetti. Hani olur ya tasarım denir ama astronomik fiyatlarıyla el yakar burası bana hiçte öyle gelmedi o şirin bardak altlarına ahşap boyama kahve servislerine bayıldım Macaron’a yolunuz düşerse hediyelik ürünler iyi bir adres olabilir.

Bu arada söylemeyi unuttum Macaron Mahallesi aynen yazıldığı gibi okunuyor sakın ha o “C” harfiyle “K” harfini değiştirip okumayın büyük bir hata yapmış olursunuz benden söylemesi.

Veee 2023 güzel havayla güzel bir geziyle başladı güzel geçsin herkese mutluluk getirsin….